7 ŞEHİR//16 ÖNEMLİ ANTİK KENT

Yolculuklar büyütür, olgunlaştırır insanı yola çıkan sen ile dönen sen aynı değildir, bir alim demişti; Durum değişikliğidir; Yolculuk, Aşk ve Ölüm…

Türkiye’nin Tarihi ve doğa güzellikleri saymakla bitmez hazır pandemi ki böyle dememin nedeni işlerimize onlıne devam ediyor oluşumuz (bu dönemde seyahat ayrı bir dert tabii ama önlemlerimizi alarak hayata devam etmek gerek) ve hazır yurt dışı ziyaretlerini rafa kaldırmışken ülkemde şehrine ayak basmış olsam da ziyaret edemediğim ya da yenilenen Antik kentleri gezmenin tam zamanıydı Antik Kentleri gezmemin görmemin merak etmemin en büyük nedenlerinden biri de Sanat Tarihi eğitimi alırken teoride gördüğümüz yerleri pratikte yaşamak olmuştur yakın zamanda Arkeolojik Varlıkların Korunması ve Kurtarılması eğitimi almış olmam yazın kalabalık olduğunu bildiğim şu tarihte insan kalabalığının olmayışı da rotayı çizerken etkili oldu, 15 günlük kendi kendime çizdiğim güzergah Antalya’da başlayıp Kütahya’da sonlandırdığım haftasonu kısıtlamasını Denizli’de geçirdiğim nefis bir seyahat güzergahı oldu o zaman Ege ve Akdeniz bölgelerinde önemli Antik Kentleri içine alan hap tarihi bilgileriyle rotamızı anlatmaya koyulalım öncelikle belirtmeliyim ki şehir merkezinden uzak yerleşimlere ulaşım genelde özel araçla sağlanırken biz işin biraz seyrini değiştirdik otostop ve ayaklarımızı devreye soktuk özel aracınız varsa işiniz daha kolay yoksa bizim için zaten hiç fark etmez.. Müze ve Öğrenci kartlarınızı, çantalarınızı sağlam hazırlayın 4 mevsimi de yaşadığımız tarih dolu yolculuğa çıkıyoruz…

Side

ANTALYA

Attalos anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuş, M.Ö 77 de Roma topraklarına katılmış, Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi görevini üstlenmiş, Antalya’ya ve çevresine antik çağda “çok verimli” anlamına gelen Pamphylia batı kesimine ise Lykia denirdi. Ege denizinin batı kıyılarından göçenler Aspendos ve Side gibi şehirleri kurmuşlar, Side’nin doğusundaki yerleşim bölgelerini alamayanlar ise il merkezinin olduğu yere gelerek bir şehir kurmuştur, buraya Attaleia ismi verilmiş ve isim yüzyıllar boyu değişime uğrayarak önce Adalya sonra da Antalya olarak günümüze kadar gelmiştir. Antalya’yı yalnızca balayı şehri ve tatil beldesi olarak görmek biraz eksik kalır.. Tarih kokuyor her köşesi.

Antalya’da görülmesi gereken 9 önemli Antik Kent;

Antiphellos; Şimdi’nin Kaş’ı olan belde de Hellenistik döneme ait korunmuş en iyi tiyatroda gün doğumunu ve gün batımını ölmeden izleyin. (Kaş minibüsleriyle ulaşılabilir)

Aspendos; Serik ilçesinde bulunan antik kent şehir merkezine 4 km uzaklıkta olup otostopla kolaylıkla ulaşımın sağlanacağı önemli bir Pamfilya kenti yalnızca Akdeniz’in değil tüm Roma döneminin en iyi korunagelmiş antik tiyatrosuyla kenti tanısakta büyük bir alana yayılan ve Akdeniz dünyasına para basmasıyla bilinen kentin su kemerleri de önemli bir tarihi belge.

Perge; Hitit döneminde de varlığını sürdürdüğüne inanılan ve Parha diye bilinen kent Roma döneminde Anadolu’nun en düzenli kentlerinden biri olmuştur. Mimarisi ve Heykeltraşlığı ile ünlü olan Antik Kentte ortaya çıkarılan heykeller Antalya Müzesi’nde sergilenmekte, Hristiyanlığın önemli figürlerinden olan Aziz Paul misyonerlik seyahatlari sırasında şehri ziyaret etmiş ve şehir İncil’de yazılı olmasından dolayı ayrı bir önem taşımakta. Antalya’nın Aksu ilçesinde yer alan şehrin merkezine yaklaşık 2 km uzaklıkta olan antik kente yine toplu tasıma ve yürüyerek ulaşılabilir,

Myra; Kaya Mezarları, sikkeleriyle İ.Ö 5 yy dan itibaren varlığını sürdürdüğünü bildiğimiz Strabon’un da verdiği bilgiye göre Likya Birliğinin 6 büyük kentinden biri olan Myra’da Likyalı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş, onarılmış. Bizans döneminde ise dini olduğu kadar idari yönden de zengin bir şehir olmuştur; Noel Baba olarak bilinen denizcilerin ve çocukların koruyucusu Aziz Nikolaos Anıt Müzesi‘ni ve Myra’nın Liman Kenti olan ;

Andriake Ören Yeri ve Likya Uygarlıkları Müzesi‘ni görmeden dönmeyin. Yürüyerek 1 günde otostopla yarım günde gezilecek Demre ‘de 75 lt lik çantamla düşüşümü ve Köpek dostların beni kovalayışını hiç unutmayacağım 🙂 Demre’de kalmalı bir plan yapacaksanız denize sıfır olan ve fiyatları makul olan Demre Öğretmen Evi tercih edilebilir..

Patara; Arkeolojik ve Tarihsel değerlerin yanında Akdeniz kaplumbağaları carettaların yumurtalarını bırakıp yumurtladıkları ender sahillerden birisi olması ile bilinen Patara M.Ö 13 yya ait Hitit Metinlerinde Patar diye geçmekte, Likya döneminde de önder kent olmuş Başkent olarak tarihe adı kazınmış, MS 43 yılında ise Roma egemenliğine geçtiğinde de önemini yitirmemiş, Bizans döneminde de şehir önemli bir Hristiyanlık merkezi olmuş Aziz Nikolaos Pataralı olduğunu kaynaklardan bilmekteyiz, İznik Konsülü’nde Likya’nın tek imza yetkilisi de Patara Piskopos’u Eudomos’da oluşu şehrin önemini gösterir, Kültür Turizm Bakanlığı tarafından 2020 Patara yılı ilan edilmiştir.

Xanthos; Likya Birliği’nin idari merkezi olarak bilinen şehir, Pers kumandanı Harpagos tarafından kuşatılmış Xanthoslular kahramanca direnmelerine rağmen yenileceklerini anlayınca şehri ateşe bırakarak harap ve insansız olarak şehri Harpagos’a bırakırlar. Şehrin en ilginç kalıntıları ölülerin ruhlarını gökyüzüne taşıdıklarına inanılan Harpy kabartmalarıdır. Orijinali British Museum’da sergilenmektedir. Ören yeri özgünlüğü ile Unesco tarafından Dünya Kültür Miras Listesi‘ne dahil edilmiştir. Azra Erat tarafından günümüze kazandırılmış Xanthos tabletlerinden elde edilen şiir de her zaman bağımsızlıklarına düşkünlüklerini hatırlayacağız; Beni Bulamazsan Üzülme, eşyalarımı bulacaksın, ve göreceksin ki binlerce yıl öteden parmak izlerimiz değecek birbirine

Letoon; Bir efsaneye göre Zeus’tan hamile kalan Leto, ikiz çocukları Artemis ve Apollon’u doğurur, bugün bulunduğu yerdeki kaynağa varıncaya kadar yürür, kaynakta çocuklarını yıkamak ister ve oranın halkı izin vermez bunun üzerine Leto hepsini kurbağaya çevirir, ören yerinin kuruluşu mitolojik hikayeye dayanır . . Buradaki kalıntılar ve ele geçen kitabeler Letoon’un Likya döneminde dini ve politik bir merkez olduğunu gösterir. Antik kent merkezinde üç adet Leto , Artemis ve Apollon’a ait tapınak bulunur. en çok etkilendiğim yerlerden biri, görmeyi çok isteyip merkeze uzak olsa da otostop çekerek ulaştığım biricik antik kent. Fırıncı Yusuf amcaya selam olsun gezmem için bile bekledi 🙂

Antalya güzergahı çok zengin bol otostoplu, düşmeli, gülmeli yine kendimi yabancı hissetmediğim 3 gün geçirdim Antalya da , özel araçla daha bereketli.. bu rota otostopla ve yürüyerek 3 günümü aldı karşıma mis gibi insanlar cıktı hiç yolda kalmadım selam olsun hepsine..

BURDUR

Antik dönemde Psidia olarak adlandırılan şehre Türklerin gelişi 1071 Malazgirt Savaşı’na dayanır, Burdur şehrini kuran Türkmen boyları bölgenin güzelliği karşısında Cennet Burda dur demişler zamanla halk arasında Burdur halini almıştır. Burdur’a gitmemin en önemli nedeni Ağlasun köyünde yer alan Sagalassos’tu,

Sagalassos; Akdağ yamaçlarında denizden yaklaşık 1700 m. yükseklikte, Roma imparatorluğunun en önemli şehri, Şehirde bulunan yapıların çoğu Roma dönemine aittir, Bulutların arasındaki şehir diye bilinen kentte konutlar,hamam, kireç ve metal fırınları, kütüphane, hellenistik çeşme, şehrin merkezinde sol üst tarafta heroon, tapınak ve cladıus kapısı bulunur. Kentte en belirgin yapı Antoninler Çeşmesi; 1800 yıldır akan ve mitolojiye göre suyunun insanları güzelleştirdiğine ve bu sudan içenlerin aşık olduğuna inanılmakta (içmeyi unutmuş olmam 100 puan :D)

Kentin önemli eserleri Burdur Müzesi‘nde sergilenmekte;Herakles, Hermes, Marcus Aurelius, Adrian Heykeli

Ağlasun’a geldikten sonra yürümek için cok fazla zaman isteyen bir tepede antik kent işimi kolaylaştırdıkları için bir Teşekkür ntik kente çıkmamda yardımcı olan Ağlasun Muhtarı Ağlasun Muhtarı Yakup Amca’ya bizlerden kahvaltısını esirgemeyen eşi Hülya ablama ve bana eşlik eden dünya tatlısı oğlu Samet’e ..kocaman kalp

DENİZLİ

Tarihi dönemlerde Denizli’nin ilk sakinleri Arzawalılar olmuş, daha sonra yöreye Frigyalılar hakim olmuş, Friglerden sonra Lidyalıların eline geçen bölge Roma döneminde devletin ikiye ayrılması sonucunda Bizans’ın idaresi altında kalmış, Bizans zamanında Helenistik ve Roma’daki önemini kaybetmiş bir süre sonra bölge Türklerin eline geçmiştir.

Laodikeia ; Kent M.Ö 261-263 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulmuş, kente eşinin ismi verilmiştir. Kent M.Ö I. yy da Anadolu’nun en önemli kentlerinden biri olmuş, kentin büyük sanat eserleri bu döneme aittir. İmparator Caracalla döneminde kentte sikkeler basılmış, Küçük Asya’nın yedi ünlü kilisesi’nden birinin bu kentte bulunması o dönem burada hristiyanlığa verilen önemi gösterir. Şehir Büyük ve Küçük Tiyatro’dan, Zeus Tapınağı’ndan, stadyum, gymnasium ve büyük kiliseden oluşur. ve son yıllarda kazı çalışmalarının hızlandırılmasıyla bir çoğu gün yüzüne çıkartılmış, ilk üçe girecek şehirlerden birisi olmuştur.

Pamukkale ve Hierapolis; Frigya Hierapolisi 1988 yılında Dünya Unesco Miras Listesi’ne girmiş, Şehir Telephos tarafından kurulmuş ve eşi Hiera’nın adını almıştır, Hristiyanlığın Anadolu’da yayılmasından önemli bir rol üstlenen Hierapolis, Hz. İsa’nın havarilerinden olan Aziz Philippus öldürüldüğü kent olan yer M.S onun anısına din merkezi ilan edilmiş, daha sonra Doğu’nun Kılavuzu ünvanını alarak MS 395’te Doğu Roma’ya geçerek Psikoposluk merkezi haline gelmiştir. Doğa ve tarihin eşsiz buluşması olan Pamukkale’de bulunan Kutsal kent anlamına gelen Hierapolis nekropol, mitolojik birçok sahnenin yer aldığı tiyatro, Apollon kutsal alanı, kilise, köprü ve hamam kalıntılarını içinde barındırır. Pamukkale ise apayrı güzel bir mitolojinin ürünü; Çoban Endymion aşkı Selene’ye tam burada kavuşmuş, Biraraya gelmenin mutluluğuyla kendisinden geçerken inekleri sağmayı unutmuş, İneklerin memelerinden süzülen sütler Pamukkale’yi oluşturmuş.. ❤

Hierapolis’in içerisinde Kleopatra Havuzu yaz kış 35 derece.. ayaklarımı soktum su mis.. vakti olan girsin zira turistler pandemi demeksizin giriyorlardı Müze kart dışında belli bir ücret karşılığında giriş yapılıyor havuza.

Toplu taşıma ile Denizli’de her yere kolaylıkla ulaşabiliyoruz..

AYDIN

Çeşitli uygarlıklara merkez olmuş, Antik çağda Afrodisyas, Milet, Didyma gibi birçok şehirde sayısız bilgin ve bilge kişiler yetişmiştir. bugünkü Aydın Tralles Kenti ile birlikte MÖ 2500 yılında Hititlerle birlikte gelişmiş, Lydia zamanında en parlak çağını yaşamıştır. Aydınoğulları zamanında ismi Aydın olmuş ve o şekilde kalmıştır.

Afrodisyas; Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’e adanmış, Ara Güler sayesinde gün yüzüne çıkartılan Kenan Erim’in meslek hayatı boyunca çalıştığı Unesco Dünya Miras Listesinde yer alan kentte; MS 1-5. yüzyıllar arasında Akdeniz dünyasında üne kavuşan İmparatorluğun dört bir yanında bulunan imzalarını taşıyan eserleri bulunan heykeltraşlar yetiştirmiştir. Mermer ocaklarının şehre yakın olması heykeltraşlığın burada gelişimini kuvvetlendirmiştir. Kent antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumuna ve Anıtsal Tapınak kapısı Tetrapylon ile bilinmekte, ve Türkiye’de Müze (Afrodisyas Müzesi) ve Ören yeri iç içe olan nadir antik kentlerden..

** Denizli’den Aydın’a geçerken Karacasu yol ayrımında inip Karacasu’ya oradan Geyre’ye.. Yol biraz meşakkatli ama göreceklerimize fazlasıyla değer..

Sabah Ören yerini görevlilerle açıp yalnız gezmekte yol aşkına dahil..

Tetrapylon

UŞAK

MÖ 4.yy da yerleşim bölgesi olarak kullanılan Uşak, 7.yylarda Frigyalılar ve Lidyalılar arasında paylaşılmış, Dünyada ilk kez parayı kullanan Lidyalılar Uşak’ın batısında hakimiyet sürmüşlerdir. 1071 den sonra Uşak Selçuklular’a katılmış, ismi Oğul, Torun, Aşıklar anlamına gelmekte, Karun Hazinelerinin yer aldığı Ülkemiz için önemli bir Kültür Turizm değeri olan Uşak, 2013’te ufak bir müzeye sahipti, 2016da yenileme çalışmalarıyla birlikte hak ettiği değeri görmüş bayıldım pek sevdim muhakkak Uşak Arkeoloji Müzesi gezilmeli,

Blaundos; Frigya ve Lidya kültürlerinden etkilenip şekillenen Antik Kent, Ulubey ilçesi Sülümenli Köyü kuzeyinde Büyük İskender’in Anadolu Seferinden sonra Makedonyadan gelenler tarafından derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerine kurulmuş, Roma döneminde önemi artan bir sınır kent olarak karşımıza çıkmakta,

Bazilika kalıntılarının İngiltere Stonehenge ve Göbeklitepe’yle benzetilmesi Antik Kentin özellikle dikkat çekici tarafı

Gezi esnasında Ulaşımı en zor veyahut ulaşımı özel araç olmadan sağlanamayacak olan Antik Kent… ulaşımda benden desteklerini esirgemeyen Sülümenli Köyü muhtarı Ethem Amcaya 80lik çıtır abası Ali Dedeye hazırladığı güzel sofra için güzel eşine ve tüm ailesine kocaman teşekkür ve sevgi ile.. Eğer aracınız olmadan giderseniz Ulubeye gidip oradan taksileri kullanabilirsiniz.

MANİSA

Hitit döneminde bölge Arzava adıyla anılmış, MÖ 6.yya kadar Manisa ve Aydın çevresinde hüküm süren Lidya Krallığının başkenti bugün Salihli sınırları içerisinde yer alan Sardes kentidir. Manisa ismi Yunanca Magnesya’dan gelmektedir, Türklerin eline geçince bugünkü ismini almıştır.

Sardes; Antik dünyanın en önemli şehirlerinden olan Sardes’i bu denli önemli kılan sikke olarak madeni paranın ilk olrak burada basılmış olmasıdır. Kentin en önemli özelliklerinden birisi İran’da Susa şehrinde başlayıp 2400 kmlik uzunluğuyla ünlü olan Kral Yolu’nun Sardes’te bitmiş olmasıdır. Ünlü matematikçi Thales tarafından kenti kanalizasyon sistemi yapılmıştır. Hristiyanlığın batıya yayılmasında önemli bir rol oynayan 7 kiliseden birisinin burada olduğu kentin kalıntıları arasında Gymnasium kompleksi, Artemis Tapınağı, Kilise ve Akropol görülebilir. Ayrıca önemli bir özellik Antik Dünya’nın üçüncü önemli havrası antik kentte bulunur.

Demre’de köpekler kovalarken 75lt çantamla düştüğüm için tüm gezim boyunca köpeklerle aramızda ufak bir mesafe oldu, bu nedenle Sardes ‘e 1 km gibi uzaklıkta olan Artemis Tapınağına Sartta traktör kullanan bir amcadan götürmesi için rica etmiştim yol üzerinde gidene kadar 10u geçkin köpekle selamlaştık ama uzaktan 🙂

Sardes’e Salihli’den kalkan Sart minibüsleriyle ulaşım sağlanabilir.

KÜTAHYA

Şehrin bilinen tarihi içinde Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu, Germiyanoğulları, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetiyle günümüze kadar ulaşmıştır. Bugün de işletilen zengin maden yataklarıyla tarihin her evresinde ilgi görmüştür. İlk yerleşim yeri Kütahya kalesi ve çevresi olmuştur. Eski yazıtlara göre antik dönemdeki adı “Kotiaeion” yani Kotys’in Kenti anlamına geldiği kaynaklarda bilinir. Kütahya Müzesi’nde bulunan bir sikke de Koti ismi de geçmektedir.

Aizonai; Çavdarhisar ilçesinde yer almakta olup, antik Frigyaya bağlı olarak yaşayan Aizanitis’lerin yerleşim merkeziydi, kentin yüksek platosunda bulunan Zeus tapınağı çevresinde yerleşim izlerine rastlanmıştır. Roma imparatorluk döneminde tahıl ekimi, şarap ve yün üretimi yapılmıştır. Anadolu’nun en İyi korunmuş Zeus Tapınağı ve Dünyanın ilk borsa binası ve tiyatro ile stadyumun bitişik olarak yapıldığı kentte nekropol gymnasıum ve agora göze çarpar . Zeus Tapınağı önünde Kybele heykeli ile bezenmiştir.

Kütahya merkezden kente minibüsler bulunmakta,

Gezi boyunca zamanlayıcıyla haşır neşir olup kendi fotoğraflarımı çekmeyi öğrendiğim, yolda kandile ve üç ayların başlangıcına denk gelmesiyle 4 günün oruçlu geçmesi güzel dostluklar, güzel misafirlikler.. Ne gezginim, ne gurme dünyada güzel anılar biriktirerek gecen sıradan biri.. hep söylüyoruz söylemeye devam Kalbimize koyunca evren de bizimle işbirliği içinde.. Nice rotalara Yollara sağlıkla..

Yorum bırakın